Klinik Romatoloji
Klinik Romatoloji
Çok uzun zamandır romatoloji alanında kitaplar yazma gayreti içerisindeyiz. Pek çok İngilizce kaynak olmasına rağmen ülkemizin çıkardığı detaylı bir kaynağın olmaması bir çoğumuzun malumu. Ancak bir eser çıkarmak ve onu yaşatmak çok daha zor. Eylül 2019 tarihinde Ankara’da bir günlük çalışma ile temelini attığımız Klinik Romatoloji kitabımızı 2021 yılında sizlerin beğenisine sunduk. Doğrusunu söylemek gerekirse ben ve diğer editör arkadaşlarım ortaya çıkan eserden çok mutlu olduk. Ancak bir yandan da içerisindeki eksikleri fark ettik. İkinci baskıyla eksiklerimizin çoğunu kapadık. Üçüncü baskıyla kesinlikle daha da iyi bir kitap oluşturacağız. Sonrasında da iki yılda bir güncel literatürlerle kitabımızın yeni baskılarını gerçekleştireceğiz.
Bu kitap normal bir textbook formatından farklılıklar içermektedir. Amacımız tamamen klinik pratiğimize yansıyan bir kitap olsun, içerisinde vaka örnekleri olsun ve ip uçlarıyla konunun daha iyi anlaşılması sağlansın. Bu saydıklarımızı içeren bu kitap çok daha geniş kitlelere hitap etme şansını yakalamış oldu.
Önsöz yazmak işini gerçekten çok seviyorum. Çünkü bazen dile getiremediğiniz duygularınızı, yazıya rahatça döküp bir nevi içinizi dökebiliyorsunuz. Bu fırsat ile beni güçlüklerle okutup, büyüten ve her zaman arkamda olan değerli anne ve babama sonsuz sevgi ve teşekkürü bir borç bilirim. Sizler okumadınız, okumayı ve yazmayı sonradan öğrendiniz ama okumanın erdemini ve doğru yolu bana öğrettiniz. Vakitlerinden çaldığım ama hiçbir zaman yakınmayan, her zaman yanı başımda duran canım eşim Gülenay en büyük teşekkür sana. Hayatımın anlamı evlatlarım Ahmet, Gülce ve kitabın başlangıcı ile neredeyse aynı yaşta olan küçük Sinan sizlere de sonsuz teşekkürler.
Ayrıca kendileriyle çalışmaktan büyük keyif aldığım editör arkadaşlarım Prof. Dr. Süleyman Serdar Koca ve Prof. Dr. Cemal Bes’e teşekkür ederim. Kitabın ortaya çıkmasında büyük destekleri olan Abbvie firmasına ve Adem Akar’a ayrıca teşekkür ederim. Son olarak da EMA Tıp Kitabevi’ne düzenli ve gayretli çalışmaları için teşekkür ederim.
Doç. Dr. Bünyamin KISACIK
Bilgi paylaşıldıkça evrensel bir anlam kazanır. Öğrenmeyi seven kişi öğrendikçe daha fazla öğretmeye gayret eder. Bu kitap, öğrenme ve öğretme arzusu içinde olan tüm meslektaşlarımıza ithaf olunur.
Prof. Dr. Cemal BES
2020 yılı olağanüstü ve sıra dışı geçti. Tarih kitaplarından okuduğumuz salgın yılları artık geride kaldı, bilimde inanılmaz gelişmeler oldu, bizlerin başına gelmez dediğimiz ne varsa 2020 yılında başladı ve devam etmekte. Daniel Defoe tarafından kaleme alınmış olan ‘Veba Yılı Günlüğü’ isimli kitabı okumanızı tavsiye ederim. 1665 yılında veba salgınında Londra’da geçen olaylar, bizim son aylarda başımıza gelenden farklı değil. Kısıtlamalar, karantina, kurallara uymayanlar, tüm önlemlere karşın devam eden salgın ve daha fazlası…
Koronavirüs pandemisi, kısa ömrümüzde ilk defa karşılaştığımız yeni kavramlara yol açtı: Ev hapsi, karantina, umutsuzluk, kaygı ve az hasta (yani az iş, tembellik). Az iş yükü benim için yeni bir kavramdı. Korona servislerinde uzun zamandır yoğun bir şekilde çalışan sağlık emekçilerine sonsuz şükranlarımı sunarım. Benim ‘askerlik’ olarak ifade ettiğim korona servis görevim, iş yoğunluğu bir ay sürdü, sonrası umutsuzluk ve boşluk. İşte bu kitap tam da bu zamanda bir umut ışığı oldu. Boş durmamıza engel oldu, bulunduğumuz yerden de bu görevi tamamlayabilirdik…
Eğitim faaliyetlerinin birçok evresinde yer aldık, artık kaynak kitap hazırlama yaş ve olgunluğuna gelmiştik. Türkçe kaynak kitap talebi ile sıkça karşılaşıyorduk. Ancak bu büyük bir işti ve oldukça hassas davranmak gerekiyordu. Bu zorluğun altından bir takım çalışması ile çıkılabilirdi. İlk olarak Doç. Dr. Bünyamin Kısacık ve Prof. Dr. Cemal Bes ile editör kurulunu oluşturduk. Bu takıma ben ‘üç silahşörler’ benzetmesi yapıyorum. Ahenk muhteşemdi, birlikte muazzam işler yapmıştık. Öncelikle kaleme alınması gereken bölümleri, sonrasında yazarlarımızı belirledik. Yazarlarımız kısa zamanda harikulade işler çıkardı. Her bir bölüm harikaydı, tekrar tekrar okuduk. Zor zamanda, böylesi emeklerinden dolayı tüm yazarlarımıza sonsuz şükranlarımı sunarım… Sözün özü, bu kitap 2020 yılının en güzel ürünü ve şahsım adına bir nebze umut ışığıydı.
Eğitim hayatımda dönüm noktasında yer alan ilk aktörler olan anne ve babama en başta teşekkür etmem gerekir. Yaşam serüveni için belirledikleri öncelikler sıralamasında eğitim ve öğretim en üstte yer alıyordu ve bu fırsatı değerlendirme durumum oldu. İlkokul öğretmenin Ali Korkut, potansiyelim konusunda çekingen duruşumun ilk farkına varan büyüğümdü. Kabuğumu kırmamı sağladı. Eğitim veren konumuna geldiğimde kıymetini daha çok anladım. Tıp fakültesi eğitimim sırasında, eşsiz kişiliği ile yolumu tekrar etkileyen Prof. Dr. Saime Paydaş, hiç aklımda olmayan iç hastalıklarını yüreğime düşürdü. Hâlbuki bambaşka planlarım vardı… Daha sonra, birlikte çalışma fırsatı bulduğum Prof. Dr. Ahmet Işık sayesinde romatoloji kapısından giriş yaptım. Her daim önümü açtı ve daha ileri menzillere yol almam konusunda motive etti. Kıymetli hocamı rol model olarak aldığımı ve çoğu zaman taklit etmeye çalıştığımı itiraf etmeliyim. Son teşekkürü değerli eşime, Ayten’ime bırakmam gerek. Yaptığımız iş, esasında bir koltukta üçten fazla karpuz taşımaya benziyor. Sağlık hizmeti, eğitim faaliyeti, bilimsel aktiviteler ve yaşam. Tek başına üstesinden gelmek kolay değil. Her daim arkamda duran ve aksayan yanlarımı toparlayan eşime en afilisinden bile olsa teşekkür az kalır…
Ebeveynler kendilerinin yapabildiklerinin daha fazlasını, daha ileri menzili evlatlarına hedef koyarlar. Bu kaynak kitap, eser evlatlarım Bahadır, Orhan ve Yağız için çıtayı biraz daha yükseltmek anlamına geliyor. Her daim huzur, mutluluk, sağlık ve daha önemlisi umutla kalınız…
Prof. Dr. Süleyman Serdar KOCA